13 Şubat 2013 Çarşamba

Ergenlik döneminde çocuğa yaklaşım

Ergenlikte ailelerin çocuklara yaklaşımı çok önemli.Ailelerin çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmaları yakınlaşmalarına sebep olurken,sağlıksız iletişim birbirlerinden uzaklaşmalarına,iletişimin kopmasına sebep olur.Ergenlere yaklaşırken ben dili kullanılması gerektiği,sen dili kullanılmaması söylenir.
Peki bu ben dili ve sen dili nedir?
Ben dili ilişkiyi güçlendirir, olumlu etkiye sahiptir.Sen dili ise ilişkiyi zorlaştırmaktan başka işe yaramaz.Her şeyi daha kötü hale getirir.Ben diline bir örnek verecek olursak ;Maddi durumunuz iyi değil ve çocuğunuz sizden sürekli harçlık istiyor,arkadaşlarıyla vakit geçirip,gezmek istiyor.Annesi olarak sizde de para yok.
Bu durumda nasıl tepki verirsiniz?
-Sen ne biçim bir çocuk oldun,para mı var bende,halimizi görmüyor musun gibi yaklaşımlar sen dilidir ve direk suçlayıcıdır.Direk karşı taraf suçludur.Bu dil yani sen dili işinizi zorlaştırır.Siz bu cümleleri kurunca ergen daha da hırçınlaşır.Onun için ergenlik dönemi daha da stresli hale gelir.Saldırgan davranışlar gösterebilir.Bir de ben diline bakalım.
-Biliyorum,sen gençsin,arkadaşlarınla gezmek,para harcamak istiyorsun.Haklısın da ama maddi durumumuz bu şekilde.Sana para veremediğim için bende çok üzgünüm.Sana para vermeyi çok isterim.Ama inan bana bu durum beni de çok üzüyor.Şeklinde kurulan cümleler ise ilişkinin güçlendirecektir.Ben dili budur karşındakini suçlamak yerine kendi duygularını ifade etmektir.Ergenle bu şekilde konuşulursa ergen bu durumu anlayışla karşılayıp,size yakınlaşacaktır.
Unutmayın ergenlik ruhsal dalgalanmaların olduğu bir dönemdir ve yaklaşımınız çok önemlidir.Ben dilini kullanmak hem sizin hemde çocuğunuzun yararına olacaktır.Bu yaşamımızda da böyledir. ben dili insanlar arasında iletişimi güçlendirirken,sen dili zorlaştırır.


Ergenlikte aile içi iletişim

Ergenlik dönemi hem fiziksel hem ruhsal değişmelerin olduğu önemli bir dönemdir.Bazı çocuklar bu dönemi sorunsuz atlatırken bazıları aile ve çevreleriyle büyük sorunlar yaşarlar.Ergenlik döneminde ruhsal dalgalanmalar olur.Ergen ailesiyle vakit geçirmek yerine arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi ister.Arkadaşlarının önem kazandığı bir dönemdir.Aile bu konudan hep şikayetçidir.Fakat bu dönemin özelliklerinden birisi budur.Çocuk arkadaşlarını kendisine daha yakın hisseder.Sürekli gezmek ,eğlenmek ister.Kendisine karışılmasından hoşlanmaz.Özgür olmak istediğini sık sık ifade eder.Bazen duygu boşalmaları yaşayıp her şeye ağlayabilir.Çok ufak şeylerde öfke patlamaları yaşayabilir.Madde kullanmaya başlamış olabilir.Agresif tavırlar içinde bulunabilir.Vücudunda birçok değişiklik meydana gelmiştir.Kısacası bu dönem hem aile hemde çocuk için ruhsal sıkıntılar yaşatan stresli bir dönemdir.Ailelerin bu dönemi sağlıklı bir şekilde aşması sağlıklı nesillerin devamını sağlarken,aşılamayan sorunlar ise daha büyük sorunlara sebep olacaktır.
Peki aileler bu durumda ne yapmalı?
-Öncelikle sabırlı olmalı.Çünkü bu dönem geçici bir dönem
-Çocuğa karşı anlayışlı davranılmalı
-Çocuğa olumlu yaklaşım sergilenmeli
-Şiddet,hakaret içeren hareket ve sözlerden uzak durulmalı
-Sağlıklı bir iletişim kurulmalı.Bağırıp çağırmalar,şiddet olmamalı
-Çocuğun kendisini ifade etmesine izin verilmeli
-Aileyi üzen bir durum varsa ben dili kullanarak konuşulmalı.Sen dili kullanılmamalı
-Madde bağımlılığından şüphe ediliyorsa bu konuda konuşulmalı,maddenin zararları anlatılmalı,suçlayıcı davranılmamalı.
-Aile kendi başına üstesinden gelemiyorsa psikolojik yardım alınmalı.



MADDE BAĞIMLILIĞI


Madde bağımlılığı; Dürtüsel bir şekilde maddenin kullanımı ve sürekli olarak madde arama davranışı olarak tanımlanabilir. Ülkemizde madde bağımlılığı azımsanacak düzeyde değildir.Özellikle ergenlik döneminde madde kullanımı artmış durumdadır.
Madde bağımlılığı;
Düşük sosyoekonomik duruma sahip ailelerde
Yetersiz eğitim seviyesine sahip ailelerde
Çocuklarıyla yeteri kadar ilgilenmeyen ebeveynlerin çocuklarında
Anne veya babası madde bağımlısı olan çocuklarda daha çok bağımlılığa rastlanmaktadır.
Ergenlik döneminde ergen için arkadaşları ailesinden daha önemli gibi görülür. Arkadaşlarıyla vakit geçirmek ister.Ailesiyle vakit geçirmekten sıkılır.B u durumda anne ve babaların ergenlik dönemi özelliklerini bilmesi ve ona göre davranması gerekir.Ergenle sağlıklı bir iletişim kurulmalıdır.Sağlıksız iletişim onu kötü davranışlara itecektir.Madde kullanımı merakla başlar.Daha sonra denenir.Tabi ilerledikçe bağımlılık oluşur.Madde bağımlılığını önlemek için çocuğunuzla bu maddelerin zararları üzerine konuşabilirsiniz ya da çocuğunuzun madde kullandığından şüphe duyuyorsanız psikiyatristten yardım alabilirsiniz.Son yıllarda madde bağımlılığı artmaktadır.Madde bağımlısı olan gençlerin tedaviyi kabul etmeleri ve psikiyatristle görüşmeleri gerekir.
Aileler genellikle madde bağımlılığında kötü arkadaş çevresini suçlar.Benim çocuğum böyle değildi o arkadaşları yüzünden oluyor bunlar şeklinde ifadeler sık sık söylenir.Fakat bütün çocuklar madde bağımlısı değildir.Yani doğru arkadaş seçmek ya da kötü arkadaş seçmek ergenin elindedir.Ergen aklı başında,doğruyu yanlışı ayırt edebilen biriyse zaten madde kullanmaz ve kullanan arkadaşı seçmez.Eğer ergen madde kullanımına yatkınsa kendine uygun arkadaş seçer.Bir başkasını suçlamak doğru değildir.Sonuçta çok iyi arkadaş çevreleri de vardır.Ergen kendine uygun çevreyi kendisi isteyerek seçer.
Eğer çocuğunuzun madde bağımlısı olduğundan şüphe duyuyorsanız,yargılayıcı ve suçlayıcı olmadan ben diliyle iletişime geçiniz.Maddelerin zararları hakkında bilgi veriniz.Çocuğunuzla suçlayıcı şekilde konuşmayınız ve tedavi için ikna ediniz.


ANTİDEPRESANLAR VE ETKİ MEKANİZMALARI


Antidepresanlar  oral yolla alındığında ağızdan ve mideden yavaş emilirler. Karaciğerde parçalanıp, idrarla atılırlar.Antidepresanlar uyku bozukluklarında,yeme bozukluklarında,depresyon durumunda,erken boşalmada,bunaltı bozukluklarında kullanılır.
Kullanım şekli; Düşük dozda başlanır.5-10 gün içerisinde istenen doza yükseltilir.2-4 hafta içinde etkilerini gösterirler. Hemen etkisini göstermesi beklenmemelidir. Sabahları tok karnına alınır.Çünkü sabah belirtiler daha ağırdır.Birden fazla antidepresan aynı anda kullanılmamalıdır.Bağımlılık yapmazlar.Kilo aldırmazlar.Ancak bir doktora danışmadan önce antidepresan tedavisine başlamayınız.Muayene olduktan sonra eğer ihtiyacınız varsa doktorunuz tarafından reçetelendirilecektir.
Başlıca antidepresan ilaçlar;
Prozac,lustral,cipram,Effexor,tolvon,stabvon,zedprex,lityum,anafranil,deprenil vb.
Bazı yan etkiler görülebilir. Ancak bu yan etkiler herkeste aynı belirti  vermez.Mide bulantısı,baş dönmesi,bulantı,kusma,ağız kuruluğu gibi belirtiler olabilir.Bu belirtiler görüldüğünde endişelenecek bir durum yoktur.Önlem amaçlı doktorunuza başvurmanız sizin için iyi olacaktır.

Depresyon nedir, nasıl tedavi edilir


Depresyon nedir, nasıl tedavi edilir
Depresyon çökkün duygudurum,zevk alamama,içe kapanma,motivasyon kaybıyla kendini gösteren duygulanım bozukluğudur.Depresyon bipolar bozukluk dediğimiz hastalıkla birlikte de görülebildiği gibi yalnız başına görülürse unipolar depresyon adını alır.

Depresyon tanısını koyabilmek için belirtilerin en az 2 hafta devam etmesi,kişinin önceki durumuna göre işlevselliğinde bozulma olması gerekir.Kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla görülü.Belirtiler sabahları daha ağır seyreder.Gün içinde değişim gözlenir.Her yaşta olabilir fakat ortalama yaş 40 tır.Genetik faktör etkilidir.Depresyon bir kişide yaşam boyu bir defa görülebileceği gibi tekrarlama olasılığı da vardır.
Belirtiler;
-Kendini keyifsiz, yerin dibinde hissetmek
-Hiç bir şeyden zevk alamamak(anhedoni)
-Sosyal içe çekilme
-Motivasyon kaybı
-Sürekli ağlamaklı durum
-Libido kaybı
-Kilo alma veya kilo verme
-Aşırı yemek yeme yada iştahsızlık
-Kabızlık
-Ağız kuruluğu
-Baş ağrısı
-Düşük enerji düzeyi
-Adet düzensizlikleri gibi belirtiler görülebilir.
Depresyon hastalarının genel görünümleri ağlamaklı, görünümüne özen göstermeyen, mahzun, zayıf göz teması kuran vs. özellikleri mevcuttur. Bu durumlarla karşılaştığımız zaman bize depresyonu düşündürmeli.
Depresyon hastalarının % 60 ında intihar etme düşüncesi vardır.Fakat ağır depresyonda bunu gerçekleştirecek güçleri yoktur.İyileşmeye başlarken yani enerjileri tedaviyle arttığında intihara girişme riskleri artar.Çünkü artık eyleme geçecek enerjileri vardır.Depresyon hastalarının dikkatli bir şekilde gözlenmesi gerekir.
Depresyon tedavisi;
İlaç tedavisi yapılır.Antidepresanlar   psikiyatristler  tarafından reçete edilir.Psikoterapi uygulanabilir.Antidepresan ilaç tedavisine yanıt vermeyen hastalarda EKT denilen tedavi uygulanabilir.

11 Şubat 2013 Pazartesi

Zayıflamanın Yararları


Zayıflamanın Yararları
-Öncelikle hafiflersiniz.
-Mide şikayetleriniz azalır.
-Tansiyonunuz normale döner.
-Cinsel isteksizlik ortadan kalkar.
-Kandaki kolesterol, lipid seviyesi azalır.
-Kilolardan kurtulduğunuzda bel, sırt ve diz ağrıları ortadan kalkar.
-Hastalıklara daha az yakalanırsınız.
-Çarpıntılar ve yorgunluk hissi ortadan kalkar.
-Enerjiniz artar.
-Kendinize daha çok güvenirsiniz. Başarınızın farkına varırsınız.
 Fazla kilolardan kurtulmak istiyor olabilirsiniz fakat bunu yaparken size özgü beslenme programı, diyet programı olması gerekir. Bireysel olmayan diyetler sizin sağlığınızı olumsuz etkiler.Sağlıklı bir şekilde kilo vermek istiyorsanız bir diyetisyenle görüşmenizi tavsiye ederim.Tabi aynı zamanda öğün atlamamaya,bol su tüketmeye devam etmelisiniz.

Fazla kilolardan kurtulmak isteyenlere..


Fazla kilolardan kurtulun…
-Saatlerce oturmak yerine ayakta, yürüyerek daha fazla zaman geçirin.
-Ev işlerine daha fazla zaman harcayın.
-Gün içinde 1 saat kadar dans edip, oynayın.
-Günde 8 saatten fazla uyumayın.
-Öğün atlamayın.
-Yapmaktan hoşlandığınız bir spora başlayın.
-Boş vakitlerinizi değerlendirin.
-Kızartmalardan uzak durun.
-Hızlı yemek yemeyin. Yavaş yavaş yemeğinizi yeyin. İyice çiğnemeden yutmayın.
-Canınız abur cubur şeyler istediğinde kilolarınız ve zayıflamak istediğinizi düşünün. Kendinizi ince hayal edin.
-Bol su için.
-Sebze ve meyveleri tercih edin.
-Salatalarda, yemeklerde soslar kullanmayın. Limon tercih edin.
-Sabahları uyandığınızda bir bardak ılık su tüketin.
-Her öğünden önce 2 bardak su için. Midenizde doygunluk olsun.
-Beyaz ekmek tüketiminden kaçının.
         
                         

Zayıflamak için yapabileceğiniz en etkili spor: YÜZME


Fazla kilolardan kurtulmak için yeterli ve dengeli besleniyor olmanın yanında gün içinde aldığımız kalorileri yakmak için spor yapmak gerekir. Bütün sporlar kalori yakmanızı sağlar ama yüzerek yakılan kalori kadar değildir. Yüzme esnasında yorulduğunuzu fazla hissetmezsiniz. Bunun sebebi suyun kaldırma kuvvetidir. Size fazla kalori yakıyorsunuz gibi gelmese de tüm kas grupları yüzme esnasında çalışmaktadır. Bütün sporlarda olduğu gibi spor esnasında midenizin dolu olmamasına dikkat etmelisiniz. Dolu mide hareket etmenizi engeller ve çabuk yorulmanıza sebep olur. Ne boş bir mideyle, ne de dolu bir mideyle spor yapmamalısınız. Boş bir mide de kan şekerinizin düşmesine buna bağlı olarak bayılmalara, göz kararmalarına sebep olacaktır. Su içerisinde bir takım egzersizler yapabilirsiniz. Kollarınızı havuzun kenarlarına dayayıp bacak egzersizleri, karın egzersizi yapabilirsiniz. Mesela sırt üstü uzanıp bacaklarınızı karnınıza doğru çekebilirsiniz. Bir saatlik yüzme, bir saatlik koşmaktan daha fazla kalori harcatır.50 kg ağırlığındaki biri 1 saat yüzmeyle yaklaşık 500 kalori yakar. Yüzmek spordan daha çok eğlenmek için yapılan bir faaliyet olarak görüyorum. Eğlenerek kilo verebilirsiniz.
                     

Zayıflama önerileri


Zayıflamak için bazılarımız aç kalmayı tercih ediyoruz bazılarımız gün içinde kalori hesapları yapıyoruz ve en önemlisi zayıflamak için öğün atlıyoruz. Öğün atlamanın zayıflamanıza kısa süreli bir faydası olabilir. Fakat daha sonra kaybedilen kilolar fazlasıyla geri  size dönecektir. Zayıflamak istiyorsanız yapmanız gerekenler;
-Öğün atlamayın. 3 ana öğün +3 ara öğün şeklinde beslenin.
-Gün içinde 3 lt su tüketin.
-Kızartmalar, hamur işleri, cipsler, salam, sosisler gibi gıdalardan uzak durun.
-Gün içinde bol bol meyve ve sebze tüketin.
-Günde 30-45 dakika kadar spor yapın. Dışarıda yapamıyorsanız evde 15-20 dakika egzersiz yapabilirsiniz.
-Az yağlı ürünler tüketin.(Süt, yoğurt)
-Gazlı içeceklerden uzak durun.
-Sıvı yağları kullanın.
-Şeker,tuz tüketimini en aza indirin.
-Kabızlık probleminiz varsa bu problemi çözmeye çalışın. Gün içerisinde bir daha büyük tuvalete çıkmanız gerekir. Çıkamıyorsanız posalı besinler dediğimiz lifli besinler tüketmeniz gerekir. Bunlar kepekli besinler,kayısı,yeşil yapraklı sebzeler,fındık,ceviz vb. Kabızlık problemini ortadan kaldırmak için bol bol su için.Kabızlık yaşıyor olmanızda kilo vermenize engel oluyor olabilir.
Kilolarınız sizi rahatsız ediyorsa yeterli ve dengeli bir beslenme programı oluşturun,öğün atlamayın ve bol bol su tüketin.
                       

1 haftada ne kadar kilo verilebilir


Bu günlerde farklı farklı diyetlerle, zayıflama ürünleriyle karşılaşıyoruz. Haftada 4 kg ,5 kg kilo verebileceğinizi söylüyorlar.Oysa bu durum imkansız gibi.Gün içerisinde 30-40 km yürümeniz,beslenmenize çok dikkat etmeniz,bol bol su tüketmeniz halinde bile haftada maksimum 2,5-3 kilo verilir.Normal olan yani verilebilecek olan hafif bir egzersiz ve dengeli beslenmeyle 0.5-1 kg dır.Bir ay içerisinde 3-4 kg rahatlıkla verebilirsiniz.Kış günlerinde kilo vermek biraz daha zor.Soğuk havalardan dolayı dışarıda pek spor yapılamıyor,su tüketimi azalıyor. Bunun için yaz aylarında daha kolay kilo verebilirsiniz. Fakat haftada 4-5 kg vereceğinize inandırmayın kendinizi. Bu kadar kiloyu bir haftada vermek sağlığınızı da olumsuz etkiler. Bunun için yeterli ve dengeli beslenme, orta tempo sporla fazla kilolardan kurtulabilirsiniz.


10 Şubat 2013 Pazar

Kendi kendine meme muayenesi

Meme muayenesi 20 yaşından itibaren bütün bayanların yapması gereken bir muayenedir.Ayda bir defa yapılır.Her ay adet döneminin 5-7.gününde yapılmalıdır.Kendi kendine meme muayenesi ile bayanlar göğüslerinde oluşan kistleri,kitleleri tespit edebilmektedir.Diğer kanserlerde olduğu gibi meme kanserinde de erken teşhis önemlidir.Bunun için her ay düzenli olarak kadınların meme muayenesi yapması,memesinde olan değişiklikleri fark etmesi gerekir.40 yaşında olan bayanların 1 defa mamografi çektirmesi gerekir.40 yaşından önce herhangi anormal bir durum yoksa mamografi çekilmez.
Meme muayenesi nasıl yapılır?
-Gözle ve elle muayene yapılır.Gözle değerlendirmede göğüste herhangi bir değişim var mı ona bakılır.

       
Ayna karşısında eller belinizdeyken göğsünüzü inceleyin.Herhangi bir renk değişimi,portakal kabuğu görüntüsü,meme uçlarında içe çekilme,şekil bozukluğu mevcut olup olmadığını değerlendirin.






Sonra elleriniz havadayken aynı işlemi yapın.Dikkatlice gözlemleyin.











Daha sonra elle muayeneye geçmeniz gerekir.Elle muayene iki şekilde yapılır.
-Yatarak
-Ayakta
Meme muaynesi  baş parmak ve serçe parmak hariç diğer üç parmağın iç yüzeyleriyle yapılır.Dairesel,içten dışa doğru ya da paralel bir şekilde meme kontrol edilir.Aşağıdaki resimlerde ilk resimde içten dışa doğru,ikincisinde paralel ve üçüncüsünde dairesel muayene yapılmaktadır.

Yatarak muayene için sırt üstü uzanıp sağ kolunuzu başınızı üstüne koyup  sol elle sağ memenizi,sağ elle de sol memenizi muayene ediniz.


Her ay düzenli olarak meme muayenesi yapmayı ihmal etmeyiniz.Eline gelen herhangi bir kitle varlığında doktora başvurunuz.

Menopoz dönemi

Menopoz dönemi adet görmenin sonlandığı dönemdir.Menopoz bir hastalık değildir.Her kadının yaşayacağı normal bir dönemdir.48-54 yaşlarında başlar.
Menopoz dönemi üç'e ayrılır.
-Premenopoz dönemi; Menopoza girmeden önceki 2-3 yıllık dönemdir.Bu dönemde adet görme düzensizleşir,adet zamanları arasında 4 haftalık ara biraz daha açılır.5-6 haftada bir adet kanaması görülür.Kanama düzensizleşmiştir
-Perimenopoz dönemi; Meonopoz semptomlarıyla birlikte,adet döneminden sonra başlar ve 1 yıl kadar olan süreyi kapsar.
-Postmenopoz dönemi; Menopoza girilmesiyle birlikte hormon seviyelerinin değiştiği dönemdir.

Menopozla birlikte bayanların hormonlarında değişim meydana gelmektedir.Özellikle östrojen miktarı düşmektedir. Östrojen azalmasıyla birlikte osteoporoz dediğimiz kemik erimesi daha sık görülmektedir.Menopoza girmeden önce bayanların orta yaşlarda kalp krizi geçirme riski erkeklere göre daha azken,menopozla birlikte östrojen seviyesinde olan azalmadan dolayı kalp krizi geçirme riski erkeklerle eşit hale gelir.
 Menopoz döneminde kadınlar ruhsal dalgalanmalar yaşayabilir.Duygu boşalmaları olabilir.Yeni bir dönemdir.Ancak hastalık değildir.Cinsel yaşam sonlanacağı gibi bir düşünce vardır.Fakat böyle bir durum yoktur.Cinsel yaşam sağlıklı bir şekilde devam edebilir. Menopozada yaşanan bir takım şikayetler vardır.Bunlar; ateş basmaları,sinirlilik,gece terlemeleri,uykusuzluk,baş ağrısı,vajinal kuruluk,cinsel istekte azalma,kilo alma ,osteoporoz(kemik erimesi) gibi şikayetler olabilir. Vajinal kuruluğun sebebi östrojenin azalmasıdır.Cinsel ilişki esnasında ağrıya sebep olursa kayganlaştırıcı kremler kullanmanız size yardımcı olacaktır.Menopoza girdiğinizde tüm sistemlerinizi kontrol ettirmek için bir hastaneye gidin ve test yaptırın.Beslenmenize artık daha fazla dikkat edin.Kalsiyumlu gıdalar almayı ihmal etmeyin.


Adet kanaması nedir?


Adet kanaması(regl dönemi) rahim içindeki kan ve dokuların yıkımıdır.Rahim her ay hamile kalacak gibi hazırlanır.Rahim içi bebeğin büyümesini sağlayacak şekilde kan ve dokularla kaplanır.Küçük bir odacık oluşur diyebiliriz.Ancak gebelikle sonuçlanmaz ise doku ve kan yıkılır ,adet kanaması olarak dışarı atılır.Adet dönemi her kadında 4 haftada bir görülür ve 3-8 gün sürer.Adet dönemimi bazı bayanlar sancılı geçirir.Ancak aşırı sancı normal değildir.Yani adet döneminizde hiç bir işinizi yapamıyorsanız,sancıdan oturup kalkamıyorsanız bu durumda kadın doğum uzmanıyla görüşmeniz gerekecektir.Adet dönemini çok rahat geçiren bayanlarda vardır.Bu durum kişiden kişiye değişir.Adet döneminde pedlerinizi 3-4 saat ara ile değiştirmeniz,çok bekletmemniz gerekir.Kan ile tamamen dolmasını beklemeden değiştirmek gerekir.Çok beklemiş ped enfeksiyon kapmanıza sebep olabilir.Adet döneminde sık sık duş almanızda sizin faydanıza olacaktır.Hem bedenen sizi rahatlatacak hem de sizi hastalıklardan koruyacaktır.

Vajinal akıntı

Üreme çağındaki her kadında bir miktar vajinal sıvı salgılanır.Bu salgı vajinadaki bartolin bezlerinden salgılanır.Bu sıvı vajen kayganlığını sağlar ve cinsel ilişkiye girmeyi kolaylaştırır.Bu sıvı üreme çağındaki her kadında bir miktar salgılanır.Kiminde az kiminde çok.Menopoza girmiş kadınlarda bu sıvının salgılanması durur. Vajinal kuruluk meydana gelir.Yumurtlama döneminde vajinal sıvı artış gösterir.Bu günlerde korunulmazsa cinsel birleşmeler gebelikle sonuçlanır.Yumurtlama döneminde artan sıvı iç çamaşırını bile ıslatabilir.
 Vajinal sıvının özelllikleri;
-Renksiz
-Kokusuz
-Kaşıntı yapmayan özelliktedir.
Fakat herhangi bir enfeksiyon mevcutsa sarımsı renk alabilir,koku oluşabilir,kaşıntı yapabilir.Bu durumda hastaneye gitmeniz gerekecektir. Vajinanız iltihap kapmış olabilir. Vajina iltihabına vajinit denir.Vajinitin belirtiside kötü kokulu,artmış vajinal akıntıdır.Süt kesiği gibi olabilir.Sık sık iç çamaşınız kirlenir.Akıntı daha koyu kıvamlıdır ve kötü kokuyordur.
 Vajinal akıntının tek sebebi enfeksiyon değildir.Kullanılan prezervatif,kokulu pedler,vajina için kullanılan kozmetik ürünler de vajinada irritasyon yaparak akıntıya sebep olabilir.Ayrıca mantar enfeksiyonları ve bakterilerde akıntı yapabilir.Mantar enfeksiyonları aynı zamanda kaşıntı da yapar.Mantar enfeksiyonu geçirildiğinde ilaç kullanılmalı ve cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır.
 Vajinal akıntınız olduğunda hemen enfeksiyon kaptığınızı düşünmeyin.Çünkü üreme çağındaki her kadında vajinal akıntı olması gerekir.Ancak kötü bir koku,renginde değişim varsa o zaman kadın doğum uzmanıyla görüşmeniz gerekir.




Cinsel sorunlar ve çözüm önerileri

Cinsel sorunların büyük kısmı psikolojik kökenlidir. Geride kalan çok az binde birlik kısım ise bedensel kaynaklıdır.Cinsel problemler çözülebilecek sorunlar omasına rağmen insanlar bu konuyu görmemezlikten gelmekte ve üzerinde durmamaktadır.Bu durumda eşler arasındaki iletişimi ve ilişkiyi olumsuz etkileyip yıpratmaktadır.Hem kadınlarda hem de erkeklerde cinsel sorunlara sık rastlanır.Özellikle cinsellik üzerine katı tutum sergileyen ailelerin çocuklarında ileri ki yaşamlarında cinsel sorun kaçınılmazdır.Kadınlar yetiştirilme şekillerinden,kültürlerinden dolayı cinsel sıkıntılarını dile getirememektedirler.Kadınlarda yaşanan cinsel sorunlar şunlardır;
-Cinsel isteksizlik
-Cinsel tiksinti bozukluğu
-Vajinismus
-Disparoni
-Orgazm olamama
Kadınlarda bunlardan herhangi birinin varlığında eşinin yaklaşımı çok önemlidir.Hoşgörülü ve anlayışlı olması gerekir.Tedavi için eşler birbirini cesaretlendirmelidir.Cinsel isteksizlik problemi kadınlarda daha sık görülmektedir.Evliliğinde cinsellik sorunu olan kişiler bu problemi çözmeli,görmemezlikten gelmemelidir.Görmemezlikten gelindiği takdirde cinsel sorun psikolojik sorunlara da sebep olacaktır.Erkeklerde yaşanan cinsel sorunlar şunlardır.
-Cinsel isteksizlik
-Ereksiyon problemi
-Prematür ejekülasyon
-Postmatür ejekülasyon
-Orgazm olamama
Bu tür sorunlarla karşı karşıya kaldığınızda sorunlarınızı görmezden gelmek yerine çözmelisiniz.Eşinizle sağlıklı bir iletişim içinde olmalısınız.Cinsel sorunlar kolaylıkla tedavi edilebilmektedir.Yapmanız gereken şey doktorunuza danışmak ve tedavi olmak.Eğer sorununuz psikolojik kökenli ise psikoterapiler kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

9 Şubat 2013 Cumartesi

Cinsel ilişki esnasında ağrı: DİSPARONİ


Disparoni hem erkekte hem de kadında görülen cinsel ilişki esnasında ve daha sonra görülen genital ağrıdır. Ağrı gerçektir ve cinsel ilişkiye girmeyi imkansız yapar. Eşler bu durumla karşı karşıya kalmamak için cinsel ilişkiden kaçınır. Özellikle kadınların cinsel ilişkiye hazır olmadığı durumlarda cinsel ilişkide bulunulması disparoniye sebep olur.Kadınların % 20 si yaşamlarının bir döneminde bu ağrıyla karşı karşıya kalırlar.
Disparonin sebebi bireysel farklılık gösterir. Kızlık zarı çok sert olabilir,vajinada enfeksiyon olabilir, vajinada tümör olabilir.Tabi bir de psikolojik olabilir.Disparoninin tedavi edilmesi gerekir.Tedavi edilmediği takdirde tüm yaşamınızı ve cinselliğinizi olumsuz etkiler.İlk olarak jinekolojik muayene ile ağrıya sebep olan faktör araştırılır.Ağrı eğer fizyolojik ise doktorunuz tarafından ilaç tedavisi ya da  cerrahi tedavi uygulanır.Sorun enfeksiyondan kaynaklı ise antibiyotik tedavileri uygulanır.Eğer ağrının sebebi psikolojikse iyi bir değerlendirme yapılır ve psikoterapi planlanır.Disparoni de eşlere cinsel eğitim vermek,cinsel danışmanlık yapmak çok önemlidir.Disparoni tedaviye çabuk yanıt verir.Disparoni durumuyla karşı karşıya kalırsanız mutlaka bir doktora danışın.Kendi kendinize çözümler üretmeyin.

BU KONUYU OKUDUKTAN SONRA VAJİNİSMUS YAZIMA BAKMANIZI TAVSİYE EDERİM.TIKLAYINIZ
  

VAJİNİSMUS


Vajinanın dışındaki kasların cinsel ilişki esnasında kasılmasıdır.Cinsel ilişkiye engel olur.Vajinal muayene sırasındada rastlanabilir.Spekulum vajinaya yerleştirildiğinde kasılma olabilir.Vajinismusu olan bayanlar cinsel ilişkiye girmeyi isterler fakat bilinç dışı olan bu eylemi gerçekleştiremezler.Travmatik bir olayda tecavüz,istismar gibi vajinismusa yol açmış olabilir.Ayrıca cinsel tabularla yetiştirildiğimiz ve cinselliği kulaktan duyma bilgiler öğrendiğimiz için korkular ,yanlış inanışlar da bu duruma yol açabilir.İlk gece korkusu,ağrı endişesi vajinismusu doğurur.Vajinismus tedavisinde psikoterapi yöntemlerinden bilişsel-davranışçı terapi yöntemleri kullanılır.Bilişsel olarak bireye genital organların yapısı,kızlık zarı,cinsel ilişki konusunda detaylı bilgi verilir.Davranışçı yaklaşım olarak ise; Kegel egzersizleri öğretilir ,aşamalı cinsel ilişki konusunda eşler bilgilendirilir.Kegel egzersizi vajinada kasları kasıp gevşetme işlemidir.Aşamalı cinsel ilişki ise eşlerin cinsel birleşme olmadan ön sevişme içinde bulunmaları bunu iki hafta boyunca kademeli olarak artırarak iki hafta sonunda cinsel birleşme yaşamalarıdır.
Vajinismus cinsel bozukluklar içinde tedaviye en çabuk yanıt veren rahatsızlıktır.Vajinismus tedavisi sırasında eşlerin anlayışlı ve sabırlı olmaları gerekir.Tedavide motivasyon çok önemlidir.


PREMATÜR EJEKÜLASYON : Erken Boşalma


Prematür ejekülasyon bulunan erkek istediğinden önce orgazma ve ejekülasyona ulaşır.Yani boşalmak istemediği halde engel olunamaz ve ejekülasyon gerçekleşir.Cinsel birleşme henüz olmadan ya da cinsel birleşme başında hemen boşalıyorsa tanı konur.Cinsel fonksiyon bozukluğuyla tedavi gören erkeklerin en önemli sorunları arasında yer almaktadır.Erken ejekülasyon çiftler arasındaki iletişimi olumsuz etkilemektedir.Bu sorundan dolayı ciddi psikiyatrik problemler yaşayan hastalar vardır.Erken boşalmanın  problem olarak kabul edilebilmesi için erkeğin ya da eşinin hayatında sorunlara yol açıyor olması gerekir.Erken boşalmaya sebep olan birçok neden vardır.Bu neden genellikle psikolojiktir.Stres,depresyon,performans anksiyetesi genellikle sorunun altında yatan nedenlerdir.Performans anksiyetesi; cinsel ilişki esnasında eşini memnun etme çabası içinde olma,kendi cinsel doyumunu geri plana atma ve bundan kaynaklı anksiyete,stres görülmesidir.Yani eşine kendini ispatlayabilme,beğendirebilme çabasıdır.Tedavi yöntemi olarak ilaç tedavisi,psikoterapiler,mikrocerrahi kullanılmaktadır.Tedaviye yanıt kişiden kişiye göre değişmektedir.
Herkesin cinsel sorunları olabilir  ve insanlar bu sorunları zaman zaman yaşarlar.Böyle durumlarda kendinizi suçlu hissedip eşinizle iletişimi koparmak yerine sağlıklı bir iletişim kurun ve problemlerin üstesinden birlikte gelin.

EREKSİYON PROBLEMLERİ

Yaşamınızdaki olumsuzluklar,stres, beslenme alışkanlıkları,sigara sağlığı etkileyen risk faktörlerini artırıyor.Sertleşme sorunu yaşamı tehdit eden bir durum olmamasına rağmen eşler arasındaki sağlıklı iletişimi etkiliyor ve önemli hastalıkların habercisi  olabiliyor.Sertleşme sorunu olan erkeklerin %30-40 ında altta yatan neden diyabet yani şeker hastalığıdır.Son yıllarda beslenme alışkanlığındaki değişiklikler diyabetin artışına sebep oldu.Diyabet artışıyla birlikte sertleşme problemleri de artış göstermekte.Sertleşme sorunu genç yaş grubunda daha az görülürken,ileri yaş grubunda bu problem daha fazla. Ereksiyon problemi varsa altında yatan neden araştırılmalıdır.Önemli bir hastalığın habercisi olabilir.Şeker,kolesterol,yüksek tansiyon ereksiyon problemlerine sebep olur. Ereksiyon probleminizi ortadan kaldırmak istiyorsanız;Düzenli spor yapın,sigarayı bırakın,fazla kilolardan kurtulun,hormon seviyelerinizi kontrol ettirin,tetkiklerinizi yaptırın.Ereksiyon tedavisi için ilaç tedavileri kullanılıyor.Şeker hastalarında tedavi başarısı biraz daha düşük.İlaç tedavisinin yanı sıra enjeksiyon tedavileri de yapılıyor.


Cinsel fonksiyon bozukluğu sebeplerinden biri : DİYABET



 Cinsel fonksiyon bozukluğu yaşayan erkekler bu durumu söylemekten kaçınıyor ve doktora gitmiyor. Bitkisel vs. birçok yöntem denedikten sonra son çareyi doktorda buluyor. Görünen hiçbir sorun olmamasına rağmen iktidarsızlık,ereksiyon problemleri yaşanıyor.Bunun altında yatan ve buna sebep olan durum ise diyabet.Sadece diyabet değil tabi ki.Kolesterol,yüksek tansiyon ve insülin direnci de cinsel fonksiyon bozukluğuna sebep oluyor.Erkeklerde görülen cinsel problemlerin çoğunun temelinde damar sertliği yatıyor.Söz konusu olan durumda damar sertliği olunca tüm vücut sistemleri bu durumdan etkileniyor.Yüksek tansiyon,sigara kullanımı ve diyabet damar sertliğine sebep oluyor.Özellikle diyabet damar sertliği oluşturmada öncü diyebiliriz.İktidarsızlık problemleri damar sertliğinden kaynaklanmaktadır.Damar sertliğine sebep olan durumda diyabettir.Cinsel problemleriniz olduğunda bitkisel  ya da farklı çözümler bulmaya çalışmak yerine size en yakın sağlık kuruluşuna başvurun ve tetkiklerinizi yaptırın…

                

AIDS hastalığından korunma önerileri

AIDS hastalığından korunmak için dikkat edilmesi gereken birçok şey var.Bunlara bir bakalım.
AIDS ten korunmak için öncelikle;
-Sağlıksız cinsel ilişkiden kaçının.
-Partnerinizin AIDS taşıyıcısı olduğundan şüphe duyuyorsanız mutlaka prezervatif kullanın.Aslında partneriniz taşıyıcı olmasa bile prezervatif kullanmanızı öneriyorum.Çünkü sizi hastalıklara karşı korur.
-Kontrol edilmemiş kan transferlerinden sakının.
-Çok eşlilikten kaçının.
-Güvenli eş seçin.
-Annelerden bebeklere geçebileceğini unutmayın.Siz  AIDS taşıyıcısı ya da hastasıysanız çocuğunuza bu virüsü bulaştırmamak için doktorunuzla sürekli iletişim halinde olun.
-Kullanılmış iğne,enjektör gibi malzemelerden kendinizi sakının.

AIDS nedir,nasıl bulaşır

AIDS HIV virüsünün neden olduğu bir hastalıktır ve her şeyden önemlisi bulaşıcıdır. HIV adı verilen bu virüs bağışıklık sistemini çökertir.
Bulaşma;Kan yoluyla ,cinsel ilişkiyle,kan ürünleriyle,hamileliğinde HIV taşıyıcısı olduğunun farkında olmayan anneden bebeğe bulaşır.
Toplumuzda AIDS in tokalaşmakla,sarılmakla,aynı ortamda bulunmakla,ortak tabak çatal kullanımı ile,aynı evi paylaşmakla,terleme ile,tükürük ile bulaşacağına dair yanlış inanışlar vardır. Fakat bu mümkün değildir.
AIDS HIV virüsünün son aşamasıdır. HIV virüsü vücuda girdikten 2-5 hafta sonra gribal belirtiler ortaya çıkar.Ateş,halsizlik gibi. Eliza testi yapılır ve kandaki virüs belirlenir.Daha sonra Westernblood testi yapılır.Her iki testte pozitifse AIDS tanısı konur.
TÜRKİYE' DE DURUM
Türkiye'de AIDS vakaları günden güne artmaktadır.Dünyada AIDS vakaları azalmakta iken Türkiye de artmaktadır.Çünkü dünyada AIDS e yönelik önlemler alınmaktadır. Bizim ülkemizde AIDS olduğu için doktora gitmeye çekinen insan sayısı oldukça fazladır.Tedavileri yapılamamakta ve önlemler alınamamaktadır.
Kesin bir ilaç tedavisi yoktur.Kandaki virüsün üremesi durdurulmaya çalışılmaktadır.

Hepatit C nedir,nasıl bulaşır

Hepatit C virüsünün sebep olduğu karaciğer iltihabıdır. Hepatit C kan yoluyla bulaşır.Fakat cinsel yolla bulaşma riskide vardır.Herhangi şüpheli bir durum varsa cinsel ilişki esnasında prezervatif kullanılması önerilmektedir.Hepatit C nin, Hepatit B ve Hepatit A gibi aşısı yoktur.
Belirtlileri:
-Hepatit C çok fazla belirti vermemektedir. Bazı hafif belirtiler verebilir.Fakat bu belirtilerde herkeste görülmez.Bulantı,halsizlik,ateş,baş ağrısı,iştahsızlık gibi.
-Sarılık hastaların çoğunda görülmemektedir.
Hepatit C hastalığı basit bir kan testiyle tespit edilebilmektedir.
 Kan trasfüzyonu yapılan kişiler,damar yolunda ilaç kullananlar,hemofili hastaları Hepatit C yönünden risk altındadır.
 Hepatit C tedavisi nasıldır?
-İlaç tedavisi yapılır. İnterferon ve ribavirin verilir.Bireyler arasında tedavi farklılık göstermektedir.Sizin için en uygun tedavi hekiminiz tarafından uygulanacaktır.



8 Şubat 2013 Cuma

Hepatit B nedir,nasıl bulaşır

Hepatit B adı verilen virüsün sebep olduğu karaciğer iltihabıdır.Hepatit B bulaşıcı bir hastalıktır.Hepatit B virüsü çok ağır tablolara neden olmaktadır.Bu virüs karaciğere yerleşir,ürer ve karaciğeri tahrip eder.
Bulaşma yolu;
Hepatit B kan yoluyla,semen yani meni yoluyla,vajinal sıvı ile ve doğumda anneden bebeğe geçiş yoluyla bulaşmaktadır. Hepatit B kronikleşir ve önemli sonuçlara neden olur. Kronikleşmeyen hepatit türü Hepatit A dır.Ülkemizde üç kişiden biri Hepatit B taşıyıcısıdır.Ancak taşıyıcı olduklarının farkında olmayabilirler.
Hepatit B belirtileri nelerdir
-Bulantı
-Kusma
-İştahsızlık
-Yorgunluk
-İsteksizlik
-Karın ağrısı
-İdrar renginde koyulaşma
-Karaciğere dokunulduğunda hassasiyet

Hepatit B nin tedavisi nasıldır?
Kronikleşmemiş Hepatit B için bir ilaç tedavisi yoktur.Sürekli gözlem altında tutulurlar.Ancak kronik hepatit tedavisinde interferonlar,nükleositler kullanılır.Yani kronik Hepatit B de ilaç tedavisi uygulanır.

Ülkemizde Hepatit B aşısı bebekler doğduğu anda ,1. ayda ve 6.ayda yapılmaktadır.Ücretsizdir.

Hepatit A nedir,nasıl bulaşır?

Hepatit genel anlamda karaciğerde iltihaplanma olmasıdır.Hepatit A RNA virüsüdür.Karaciğerde iltihaplanmaya sebep olur.Hepatit A genellikle çocukluk döneminde geçirilir.Kanda anti-HAV IgM bulunması ile teşhis edilir.
Bulaşma yolu: Hepatit A fekal-oral yolla dediğimiz yani ağız ve dışkı yoluyla bulaşır. Enfekte su ve besinlerin alınmasıyla ortaya çıkar.
  Hepatit A, Hepatit B ve C gibi kronikleşip karaciğer kanserine sebep olmaz.Hastalar evlerinde tedavilerini sürdürebilmektedirler.Ancak hastanede tedavi gören hastalarda vardır.Nadiren ölüme sebep olur.Temiz olmayan,kalabalık,kirlik ortamlarda bulaşma riski yüksektir.
 Belirtileri nelerdir?
- 7 yaş altındaki çocukların % 70-80 inde hafif seyreder.Çocuklar ayakta atlatır.Fakat yaş ilerledikçe hastalık daha çok semptom vermektedir.
-Hastalık yetişkinlerde bazen kolestatik seyredebilir.Yani sarılık gelişir.2-5 ay devam edebilir.
-Bazen karaciğerle alakası olmayan belirtiler ortaya çıkar.Bunlar deride döküntü,kaşınma,eklem ağrısı,eklemlerde şişme,böbrek hastalıkları.
-Hepatit A bazı hastalarda çok şiddetli seyrederek karaciğer yetmezliğine ve ölüme sebep olabilir.
Hepatit A yaşam boyu bir defa geçirilebilir.İkinci bir defa geçirilmez.Vücut bağışıklık kazanır.
HepA dan korunmak için temiz olduğundan şüphe duyduğunuz gıda ve suları tüketmeyiniz.Çok kalabalık ortamlarda fazla bulunmayınız.Eğer bulaştığından şüphe duyarsanız kan testi yaptımakta geç kalmayınız.
Hepatit A aşısı 18 ve 24 aylarda çocuklara sağlık bakanlığı tarafından ücretsiz yapılmaya başlanmıştır.
Hepatit A nın bir ilaç tedavisi yoktur.Yatak istirahati ve sıvı takviyesiyle hastalık giderilmeye çalışılır.

7 Şubat 2013 Perşembe

Yenidoğan sarılığı

Yenidoğan dönemi bebeğin doğumuyla başlayıp 28 gün süren dönemdir.Zamanında doğan bebeklerin %60 ında,erken doğan bebeklerin %80 inde sarılır görülür.Sarılık bilirubinin yani cilde sarı renk veren maddenin kanda artış göstermesiyle ortaya çıkar.Yenidoğan bebeklerde sarılığı erken tespit etmek önemlidir.Sarılık fizyolojik ve patolojik olmak üzere ikiye ayrılır.Fizyolojik sarılık bebeğin doğumunun ilk 24 saatinden sonra yani 2.gün ve daha sonra ortaya çıkar.Patolojik sarılık ise ilk 24 saat içinde ortaya çıkar.Bebeğinizde sarılık önce yüzünde başlar.Sonra karnına,kollara,el ve bacaklara yayılır.Çocuklarda fizyolojik sarılık 2 hafta içinde kendiliğinden düzelir.Fakat doktor tarafından takip dilmesi gerekir.Bebeğin sarılık döneminde sık sık emzirilmesi gerekir.Çünkü bilirubin kakayla vücuttan uzaklaştırılır.Sarılık döneminde bebeğin kan bilirubin seviyesi sık sık takip edilir.Bebeğin bilirubin seviyesi belli bir sınırın üstündeyse fototerapi denilen floresanla ışık tedavisine alınır.Yenidoğan sarılığı çok sık görülmesi ve kendiliğinden geçmesine rağmen tüm bebekler için bu geçerli değildir.Fototerapi gerekebilir.Fototerapi tedavisi bilirubin seviyesinde düşmeyle sonlandırılır.Siz anne ve babalar eğer bebeğiniz zayıf emiyorsa,huzursuzsa,sürekli ağlıyorsa ve yüzü sararmışsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurmanızı tavsiye ederim.



Bebeğiniz uyumuyor mu

Anneler bebeklerinin uyumamalarından, geceleri çok sık uyanmalarından şikayet ederler.Ancak bebeğinizin uyumamasının farklı farklı sebepleri olabilir.Acıkmış olabilir.Çünkü bebeklerin midesi küçücüktür ve azar azar yedikleri için sık sık acıkırlar.Acıkınca hemen doyurmanızı istediği için ağlıyor olabilir.Altını kirletmiş olabilir.Bu durumda bezini değiştirmeniz için size uyarı veriyor demektir.Gün içerisinde çok hareket etmiş,fazla enerji sarfetmiş olabilir.Bu durumda uyumasına engel olur.Diş çıkarıyor olabilir.Sürekli ağzını takip ederseniz minicik dişleri farkedersiniz. Diş çıkarma bebekler için çok zordur ve tüm bebeklerde uykusuzluğa sebep olur.Bebeğinizin yaşadığı ortamda stres varsa bu durumda uyumayı zorlaştırır.Çünkü bebekler stresi hisseder ve huzursuz olurlar.Sizin huzursuzluğunuz direk bebeğinize yansır.Son olarakta dış ortamdaki uyarıcılar yani bebeğinizin odasında gürültü,ışık fazla ise uyumasını zorlaştırıyor olabilir.Yeni doğan bebeklerin günün 16-17 saatinin uyuyarak geçirmeleri gerekir.Büyüme ve gelişmeleri için uyku şarttır.



EK GIDALARA GEÇİŞ

İlk kez bebek sahibi olan anneler ne zaman ek gıdalara başlaması gerektiği konusunda endişe duyarlar.Eğer sütünüz yeterliyse yani bebeğiniz düzenli bir şekilde kilo alıyorsa ilk 6 ay kesinlikle ek gıdaya başlamayınız.6. aydan sonra artık sütünüz bebeğinizi doyurmaya yetmeyecektir.Bunun için ek gıdalara başlama zamanı gelmiştir.Öncelikle ek gıda olarak meyve püresi öneriyoruz.Elma püresi en uygun meyve.Püreyi bebeğinize önce az miktarda sonra artırarak vermelisiniz.İlk günlerde 2-3 çay kaşığı ile başlayabilirsiniz.Ek gıdaya başladığınız ilk 2-3 gün aynı besini yani elma püresini veriniz.Eğer farklı farklı gıdalar verirseniz ve bebeğiniz bunlardan birine karşı alerji olursa hangi ek gıdadan kaynaklandığını anlayamazsınız.Elmayı 2-3 gün verirseniz ve bebek alerji olursa artık elma vermezsiniz ve başka şeyler denersiniz.Ancak bebek elma püresini tolere  edebiliyorsa başka gıdalara geçebilirsiniz.Mesela elma ve havuç püresini karıştırıp verebilirsiniz.Ek gıdaları yavaş yavaş artırarak vermeye devam ediniz.Farklı farklı meyve püreleri,sebze çorbaları verebilirsiniz.Tabi bu arada anne sütüne devam ediniz.Bebeğinizi 2 yaşına kadar emzirmeniz önerilir.Çocuğunuza yaptığınız çorbalara 9-10 aylık olana kadar köfte gibi büyük parçalı gıdalar eklemeyiniz. 7 ay bitene kadar püre şeklinde veriniz.

Yenidoğan bebeğin giyimi...

Şimdilerde bebek kıyafetleri çok dikkat çekici ve sevimli.Kızlar için pembe kıyafetler,erkekler için maviler vazgeçilmez.Ama kıyafet seçiminde dikkat etmemiz gereken rengi ya da sevimli oluşu değil.Kıyafet seçiminde önemli olan pamuklu olması.Bebeğinizin kıyafetleri pamuklu,terletmeyen,teri emebilen özellikte olmalı.Oda sıcaklığında yani 24-25 derecede bebeğinizi kat kat giydirmenize gerek yoktur.Gereğinden fazla giydirmeniz bebeğinizin hastalanmasına sebep olacaktır.Bebeğiniz terledikten sonra sırtına hidrofilli bebek bezleri koyabilirsiniz.Bebeğiniz çok terliyorsa kıyafetlerini sık sık değiştiriniz ve oda ısısını uygun hale getiriniz.Unutmayın bebeğinizi kat kat giydirip terletirseniz hasta edersiniz.Pamuklu,hava alan giysiler tercih ediniz.Ayrıca aldığınız kıyafetlerin iç kısmında bulunan kağıtları kesip bebeğinize giydiriniz.O kağıtlar bebeğinizin cildini tahriş edebilir.Siz anneler bebeğinizin cildini sürekli gözlemleyin...